31 Ekim 2009 Cumartesi

ARKADAŞ


Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş
Dolduramaz boşluğunu ne ana ne gardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş

Ortak olmak her sevince, her derde, kedere
Ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele
Olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip, ayrılsak bile seninle arkadaş

Evet arkadaş;kim olduğumu, ne olduğumu
Nerden gelip, nereye gittiğimi sen öğrettin bana
Elimden tutup, karanlıktan aydınlığa sen çıkardın
Bana yürümeyi öğrettin yeniden
El ele ve daima ileriye
Bir gün.
Bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile
Biliyorum, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız
Ve aynı yolda yürüdükçe
Gün gelir ellerimiz yine dostça birleşir
Ayrılsak bile kopamayız

30 Ekim 2009 Cuma


Kadınsan kadın gibi olacak,
Adam gibi adamı seveceksin…


Yürüyünce güller açacak önünde,
Ağlayınca inciler dökülecek.
Güneş seninle doğup seninle batacak.
Vermeyi de almayı da bileceksin doyuncak.
Sert olacaksın yerinde, yerinde yumuşacık.
Söz dinleyip susmayı da bileceksin usulcacık…
İşveyi, nazı, cilveyi, gülüp eğlenip raksetmeyi
Oyun bileceksin kadınsan…

Süründürüp yalvartmayı, tutsak edip bağlamayı,
Kaçmayı kovalamayı, av olup avlamayı,
Gözlerinden niyetini, istemez görünüp istemeyi
Bileceksin kadınsan… Akıllı olacaksın kadınsan.
Leb demeden leblebiyi,
Nereden gelinip nereye gidildiğini,
Rüzgarın nerden estiğini.
Çevirip yelkenleri, çekmeyeceksin boşa kürekleri…
Anlatınca dinlemeyi, konuşunca dinletmeyi,
Sorulunca söylemeyi bileceksin kadınsan…
Doğurgan olacaksın kadınsan.
Çatır çatır sancılı olsa da analık,
Adam edip adamı,
Birlikte büyüteceksin onu da kendini de…
Taş basıp bağrına, gıkını çıkarmayacak
Gün gelip elin öpüldüğünde öğüneceksin kadınsan…
Sefil etmeyeceksin kocanı, evladını,
Aşını, ekmeğini kotaracak
Gözünü budaktan sakınmayacak
Sözünü kimseden esirgemeyeceksin…
Varı yoktan yaratmayı,
Tozu kiri paklamayı,
Lafı sözü aklamayı,
Kusurları saklamayı,
Karanlığı dağıtmayı
Bileceksin kadınsan…
Kırılgan olmayacaksın kadınsan.
Ağlatanı ağlatacak, kapını kapatacaksın.
Diz çöküp yalvaranı affedip okşayacaksın…
Basan olursa damarına, çattın mı hele kaşlarını,
Ateşle oynayacak, bir koyup bin almayı
Bileceksin kadınsan…
Sabırlı olacaksın kadınsan.
Ateşin suyun keyfini beklemeyi,
İlmek ilmek çile üretmeyi,
Bazen önde olup bazen çekilmeyi
Düğümleri tek tek çözmeyi
Bileceksin kadınsan…
Derin tasasız uykuları özleyecek,
Açlığa yokluğa katlanacak,
Alnının terini biriktirecek,
Kan tükürüp kızılcık şerbeti içtim
Diyeceksin kadınsan.
Ağlamayı öğreneceksin, çareler tükendiğinde.
Yırtınıp dizlerini döverek, başını taşlara vurarak
Burnunu çekip için için de…
Elin kolun bağlandığında, tuz bassalar yarana
Sessiz çığlıklar atmayı, bağırmayı, isyanı da
Öğreneceksin kadınsan…
Yılmayacaksın kadınsan.
Zalimse kocan, nankörse bir de evladın
Ardından gideceksin yazgının…
Yıkılsa da evin ocağın kesseler akmayacak kanın.
Taş taş üstüne koyup yeniden
Sarıp bir bir yaralarını başlayacaksın en baştan…
Dayanacaksın kadınsan.
Ateşlerde yanmaya, rüzgarlarda savrulmaya,
Köpek olup yalvarmaya, dolmaya boşalmaya.
Sözün ağırına, sevginin arsızına.
Kurtlar kemirse de içini, kudursan da ihtirastan
Dayanacaksın ihanete, yalana…
Alışacaksın kadınsan.
Bahara kışa, gündüze geceye,
Çevrime döngüye, erimeye çürümeye…
Gidip te dönmeyene, kadir kıymet bilmeyene
Alışacaksın…
Anlayacaksın ateşin sıcak, suyun soğuk,
Taşın sert, bıçağın keskin olduğunu.
Anlayacaksın aşkın yalan, sevginin gerçek olduğunu.
Kollarında olanınsa yanında olmadığını.
Anlayacaksın kadınsan…
Kadınsan kadın gibi olacak,
Adam gibi adamı seveceksin…

Alıntı

ADIMLA NASIL BERABERSEM




hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
bir dakika bile çikmiyorsun aklimdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlikta bir işik gibi aydinlik gülüşün

hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
uzak uzak yildizlarla çevrilmiş kainatin
karanlik boşluklarinda akip giderken zaman

adimla nasil berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluga inanmiş olmanin gururuyla rahat
koltugumuzun altinda birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
ayni şartlar altinda kismet olmiyan
gerçekleri görmenin aydinligi alinlarimizda

hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
sen bana kalbim kadar elim kadar yakinsin
Attila ilhan

29 Ekim 2009 Perşembe

PİŞMANLIK YETMİYOR

Bilge, karşısında duran iki adamı ilgiyle süzerek,Sorun nedir?
diye sormuş.Adamlardan biri diğerini işaret ederek,''O, yaptığı dedikodularla
sadece benim şöhretimi mahvetmekle kalmadı, bu köydeki pek çok insanın da
canını yaktı!''demiş.
Öteki hemen atılmış: ''Üzgünüm...Böyle olmasını istememiştim.Tüm söylediklerimi
geri alıyorum.'' ''Yaa... bunun herşeyi düzelteceğini mi sanıyorsun?!! diye söze
katılmış bilge, ''Yarın köy meydanına kuş tüyü yastığınla gel.''
''Nasıl yani?...''
''Dediğimi yaparsan anlayacaksın.''
Ertesi gün köy meydanında buluşmuşlar.Bilge, adamın eline bir makas vermiş ve yastığı kesip içindeki tüyleri boşaltmasını söylemiş.Yastıktan boşalan tüyler
rüzgarla birlikte etrafa savrulunca, ''Şimdi,'' demiş bilge, ''Bunların hepsini toplayıp bana getir.''Adam şaşkınlıkla,''Ama bu mümkün değil!'' diye cevap vermiş.
Baksanıza duvarların ardındaki bahçelere kadar savruldular.Öyle geniş bir alana
yayıldılar ki, bunların hepsini toplamak imkansız...''
''Tıpkı başkalarının hakkında sarf ettiğin sözler gibi'' demiş bilge,
''Yaptığın dedikoduların nerelere, ne kadar uzak mesafelere kadar gittiğini
ve nelere sebeb olduğunu bilebilirmisin , söylesene...''

23 Ekim 2009 Cuma

Ben Güzel Gözlü Kadınları Severim.




Ben güzel gözlü kadınları severim

Bir de küçük ayaklıları, uzun boyluları

Hem nasıl severim, öyle severim işte

Terler avuçları, kesilir solukları

Ben mahzun kadınları severim

Yavru ceylanca kadınları, ürkekçe

Hem nasıl severim, öyle severim işte

Bilemezsiniz ne güzeldirler, öpüştükçe

Ben akıllı kadınları severim

Düşünen, az konuşan, çok bilen

Her yerde, her zaman nazı çekilen

Hem nasıl severim, öyle severim işte

İçimde büyük, sonsuz ateşler yanmalı

Ölümüm bile o kadının yüzünden olmalı


Ümit Yaşar Oğuzcan

PERİŞAN SOFRA


Öldü, ne rüzgarlar girdi içeri,
Ne bir kuş havalandı pencereden
Öldü; kimse görmedei melekleri,
Sorma nasıl habersiz gitti giden.

Bir uzun sefere çıktı diyorlar.
Gemiyi gören varmı? Hani deniz;
Sen gittin, soframız oldu tarumar,
Doğan günü yadırgıyor halimiz.

Cahit Sıtkı Tarancı

19 Ekim 2009 Pazartesi

*AKŞAM ŞİİRİ




Birden hatırlarsın,
O da seni - - birden bazan:
Nerde, ne yapar şimdi
Parlar bir özlem anılar arasından.

Bu akşam ne garip sözcük
Sanki ilk duydum, yadırgıyorum:
Akşam. Bilmem bulur muyum
Yollara baksam?

Söner yangın birazdan
Yatışır özlem.
Bir gün karşılaşırız
Bir gün, bir yarım akşam.

BEHÇET NECATİGİL

ADANA AKŞAMIN'DA



İsyanlarıma bir yanıt verebilseydin.Senli, sensiz geçen günlerime
hak verirdin.Yaşamak o denli zor ki sensiz,Sen bilemessin birtanem
burada neler çektiğimi...
Burada zaman akıp giderken ben yine hüzünlü,Adana akşamında herhangi
bir sokağın parke taşlarını nasıl çiğnediğimi,hırsımı yenemediğimi ve
sonra..Oyuncakları kırılan üç yaşındaki bir bebek gibi ağladığımı bir
bilsen.
Bir bilsen...Sensizliğin o denli zor olduğunu acılar katmer, katmer
büyüyor içimde, her yeni güne bir ah çekiyor her batan günle batıyor,
hergün biraz, biraz daha yok oluyorum zamandan.
Senden ayrılışımın bilmem kaçıncı günü, bilmem anımsıyormusun, bana
bakıp söyleyeceğin hiçbirşey olmadığını, gülen gözlerinle anlatmaya
çalışmıştın.Bende sana Allahaısmarladık derim, sen güle güle de..
Sen hoşçakal dersin, ben gözyaşlarım arasında sana el sallarım...
Bütün bunları işte ben yeniden yaşıyorum.
Sensiz...Burada...Sen bilebilsen, bir bilsen.

7 Ekim 2009 Çarşamba

EKMEK GİBİ ARKADAŞIM'A....




Üç çeşit arkadaş vardır.

Birincisi ekmek gibidir.
hergün onu ararsın.

İkincisi ilaç gibidir.
lazım olduğunda ararsın.

Üçüncüsü mikrop gibidir.
o seni arayıp bulur

*ANLADIM



Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..

Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..

Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..

Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..

Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...

Can YÜCEL