Kendimizi ve yaşamı doğru tanıyor muyuz?
Yaşam deyince ne anlıyoruz?
Doğmak, aile, arkadaşlar, sistemler, devlet, gelenekler, inançlar, yemek, eğlenmek, seks, diğer insanlarla olan ilişkilerimiz, iş, sıkıntı, acı, korku, istek, evlenmek, ara sıra mutlu olmak, çocuk yapmak.
Ve liste uzar gider.
Yaşamdan bunları mı anlıyoruz?
Aşk ile bir değil isek bütün sayabileceğimiz o kadar şeyin gerçekten bir önemi var mı?
İnsan, var oluşunun sonsuz olmasını ister. Bu onun öz doğasında var.
Bir son düşüncesi kimilerini çıldırtabilir.
Hem ölmezliği hem de her an mutluluğu isteriz. Bu konuda ölümden sonra başka bir yaşamın olduğunu söyleyen bir din ya da bir inanç, kişi için çok önemlidir. Kimileri için de vazgeçilmez bir sığınak olur.
Acı dolu ve tatsız yaşantısının cennetle ödüllendirileceğine inanan insanoğlu, bu yaşantısını sorgulamadan devam ettiriyor.
Sorgulasa zaman diye bir şeyin olmadığını, sadece şimdinin var olduğunu görecek.
Sorgulasa mekânın geçici olduğunu, kalıcı olan tek şeyin "saf ben" olduğunu görecek.
Tam farkındalık ile yaşasa bir çok çözülmeler olacak ve yaşantısının saflık, renklilik, güzellik, sınırsızlık ve aşka yaklaşan değişik bir boyut kazandığına şâhit olacak. Kendi içi ve dışındaki çatışmaların hızla azaldığını görecek.
Her an aşk içinde olmak: Güzel yaşam budur. Böyle yaşamak devrimdir. Her an eskinin öldüğü, yeninin doğduğu bir yaşam.
alıntı
Paylaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder