25 Ocak 2011 Salı

İSTANBUL'A KAR YAĞIYORDU








Yetmişdokuzun kışıydı,

Sertti, soğuktu

İstanbul'a kar yağıyordu.

Kömür yanıyordu sobalarda

Geceleri polisler, bekçiler oluyordu.

Bir de biz oluyorduk

Ölümüne üşüyorduk ha

Yalan yok polisler de üşüyordu

Onaltı yaşındaydım ..

Her şeyi bükecek bileğim vardı

Onaltı yasındaydım

Aslan gibi ortadaydım

Gündüzleri okulda coğrafya defterimin arkasına

Senin için şiirler,

Geceleri duvarlara ülkemi kurtarmak için

Kahrolsun yazacak kadar adamdım

Onaltı yaşındaydım

Ne senin haberin oluyordu şiirlerimden

Ne de birileri kahroluyordu

Mahalle duvarlarına çiziktirdiğim harflerimden

Onaltı yaşındaydım

Yalan yok

Ben yazmaya böyle başladım

Coğrafya defterim bir eskiciye kurban gitti

Duvarlarına yüreğimi bağırdığım o evler birer birer

Yıkıldı gitti.

Simdi güzel kağıtlara yazıyorum,

Kocaman laflar ediyorum

Marşlar biliyordum,

Kitaplar okuyordum.

Koşarak ve ıslanmadan geçiyordum sulardan

Koşarak ve ıslanmadan yaşıyordum.

Bak

İstanbul'u seviyordum

Seni seviyordum

Dualar öğreniyordum

Meydanlarda toplanıp bağırıyordum

Herkes gibiydim,

Herkes kadar cesur

Herkes kadar korkak

Herkes kadar filinta delikanlı

Ve herkes kadar buralı...

Yetmişdokuzun kışıydı,

Sertti, soğuktu

İstanbul'a kar yağıyordu...

Ağzımızdan dumanlar çıkıyordu konuşurken.

Haliç? in arkasında toplanıyorduk

Gece adamı içine çekiyordu

Biz geceyi içimize çekiyorduk...

En güzel ben yazıyordum duvarlara yazıları

Herkes beni seviyordu...

En güzel şiirleri de ben yazıyordum oysa

Coğrafya defterimin arkasına...

Bunu kimse bilmiyordu

Sizin evin duvarına kahrolsun diye yazıyordum

Ve hızla kaçıyordum

Sizin evin duvarına bir kez olsun

Seni seviyorum diye yazamadım

O zaman duvarlara öyle şeyler yazılmıyordu

Dedim ya

Yetmişdokuzun kışıydı

Sertti, soğuktu

İstanbul'a kar yağıyordu...




İbrahim Sadri


Paylaş





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder